Divriği Ulucami

0
60

Ve Anadolu’nun kapılarını ardına kadar açıyordu Alparslan. Onun değerli komutanlarından Mengücek Gazi; Divriği ve civarında Mengücekoğulları devletini kuruyordu barış içinde yaşamak üzere.

Sosyal amaçlı kuruluşları ile dikkat çekiyordu Mengücekoğulları. Tarih onları sanat değeri çok yüksek anıtlarıyla övgüye değer buluyordu. Hele I228’de Ahmet Şah ve eşi Turan Melek tarafından yaptırılan Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası gibi, Anadolu’da eşine rastlanamayan, dünya sanat eserleri açısından ilginç bir örnek olan, evrensel nitelikli bir baş yapıt kazandırıyordu Anadolu’ya Mengücekler.

Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası; eşsiz bezemeleri, dönemin taş işçiliğini fersah fersah aşan anıtsal özgün üslubu ile adeta bir mucize olarak yükseliyordu Iğımbat tepesinin eteklerinde. Bu yükselişte, müthiş bir sır saklarken taş taş, nakış nakış; öncesiz ve sonrasız bir sanat tarzının tüm sanat ve zenaat sözlüklerini, ansiklopedilerini sanki rafa kaldırıyordu.

Başmimar Ahlatlı Hürremşah’ın önce beyninde, sonra elinde mükemmelleşen bu şahisere, ahşap minberindeki oya oya göznuru ile Tiflisli İbrahim Oğlu Ahmet ruh veriyordu jeep safari bulgaria.

Ulu Camii ve Darüşşifası

Uzun bir zamanın sabrında şekillenen bu iki eser, Ulu Camii ve Darüşşifası, bir birine bitişik kardeşler olarak inşa ediliyordu. 16 sütunlu caminin üstünü 23 tonoz ve iki kubbe örterken nice davudi seslerin çınlamasını sağlıyordu asırlarca. Sekiz köşeli sütunların taşıdığı geniş başlıklarda yoğunlaşan ruhani ağırlık, mihrabın dekoratif kıvrımları karşısında adeta eriyordu.

Üç kapıdan “bismillah” diyordu Ulu Camii… Barok tarzın bu 14.5 metre yükseklikteki eşsiz eseri Kıble kapısını oluşturuyordu. İki kanadındaki yüksek kabartmaların, her dalında ufak ağaçların, ince sütunlardan kocaman yaprakların, kırma motiflerin, yıldız kabartmalı levhaların, eşine asla rastlanamayan tasarım hüneri bezemelerin, anıtsal bir etki yaratan ışık ve gölge oyunlarının arasındaki bitki dallarının kompozisyonu cennetten bir bahçeyi tasarlıyordu Şeytan Sofrası.

Çarşı kapısının bütün yüzeyini en ince ayrıntısına kadar zengin bitkisel motifler sarmalıyordu sanki. Bu öyle bir süslemeydi ki, eşsiz desenlerle bezeli bir kumaşın, bir halının 54 metre karelik bir parçasını taşıyordu ve bu özelliğinden ötürü bilim adamları ona Tekstil kapı diyorlardı. Ve iki yanında çift başlı kartal motifi son derece zarif bir kalemle yazılmış kudret ve egemenliği sembolleştiriyordu.

Şah kapısı, taht kapısı… Bitkisel, geometrik, yıldız, düğüm ve saç örgüsü motiflerin yoğunlaştığı bu kapı Doğu’ya açılırken, engin bir sanatın, erişilmesi imkansız zengin bir zevkin yönünü tayin ediyordu.

Divriği Ulu Camii’nin her biri ayrı bir sanat eseri olan 18. ve 19. yüzyılın kültürel düğümlerini sergileyen halı ve kilimleri, bugün mekanından uzakta, gurbet ellerde görücüye çıkıyordu: İstanbul Sultan Ahmet Camii avlusundaki müzede…

Zengin süslemelerle bezeli taş kapısı

Darüşşifa ise ayrı bir Mengücek anıtı… Zengin süslemelerle bezeli taş kapısı, eyvanları ve kapalı orta avlusu ile Orta Asya Türk yapı geleneğinin görkemini sergiliyordu. Ve günümüze bozulmadan gelebilen, en sağlam ve en eski Selçuklu tıp merkezi olması gururunu yaşıyordu.

Darüşşifa kapısı, yükseklik ve plan bakımından; alışılmışın dışında, yepyeni bir özellik gösteriyordu. Yarım eyvan görünümündeki taç kapı; kemeri, işlemeleri ile adeta bir kadın başını simgeliyordu. Öte yandan dış sütun demetlerinde yer alan erkek ve örgülü saçlarıyla kadın kabartmaları; egemenliğin, aydınlık, mutluluk ve umudun simgelerini taşıyorlardı. Daha yüzlerce motifin birbiriyle uyum içinde kaynayıp kaynaştığı bu anıtsal kapı; özellikle yıldız ve ay motifleri, yaprak frizleri, yuvarlak dilimli yelpazeleri ile görenlere hayranlık uyandıran zevk ve inceliği sunuyordu.

Bu anıtsal kapıdan içeri girildiğinde sağda ve solda birer koğuşun bulunduğu eyvanlara, oradan da bir başka kapı ile iç avluya ulaşılıyordu. Avlunun ortasında küçük bir havuz, ana eyvanın kuzeyinde dıştan kırık pramit biçimli, içten kubbeli bir türbe bulunuyordu. Türbede Ahmet Şah, eşi ve ailesine ait 16 mezar… Bunlardan çinili olanlar Ahmet Şah ve Turan Melek’i ölümsüzleştiriyordu mavi mavi, firuze firuze…

Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası; özgün mimarisi, estetik, kültürel ve evrensel değerleri itibariyle, ayrıca 13. yüzyılda kadın-erkek eşitliğini de simgeleyen bir anıt özelliği ile UNESCO’nun koruma çalışmaları kapsamında yürüttüğü “Dünya Kültür Mirası” listesine alınıyordu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz