Kudüs Tapınağı’nda

0
55

Buna karşılık olağandışı olan, İsa’nın birçok kadın yandaşı olmasıdır. Toplum ataerkildir: Ancak on erkek bir sinagog cemaati kurabilir; kadınlar Tora’dan okuma yapamazlar, Kudüs Tapınağı’nda yalnızca bir avlu onların kullanımına açıktır; mahkeme önünde tanıklık edemezler.

Ama başlangıçtan itibaren, tüm İndilerin öne çıkardığı gibi, İsa’nın en ateşli takipçilerinden olurlar. Nasıra ile Kefernahum’un yarı yolundaki Mecdel şehrinden gelen Meryem, İsa’yı «yedi iblisten» (muhtemelen ağır bir hastalıktan) kurtarmasıyla bu kadınların en ünlüsü olur.

Yine alışılmadık olan, müritlerin İsa’yla bir yerde bir grup oluşturmak yerine, oradan oraya göç etmelidir. Ailelerden kopuş bir skandaldır. «Anasını babasını benden çok sevenin benim gözümde değeri yoktur!» der İsa müritlerine ısrarla. O kendisini, yalnızca Tanrı’ya hizmet etmek için bekâr kalan «hadım edilmişlerden» sayar.

Asklepios

İnsanlara vaaz verir, mucizeler gerçekleştirir. Mucizeler, antikçağın imgelem dünyasının bir parçasıdır. Onlara «kudret eylemleri» ya da «işaretler» denir. Bazı rabbiler mucizeler gerçekleştirebilir ama tapınağında hastaların iyileşmek için kaldıkları Asklepios gibi bir antik Yunan tanrısı da öyle. Birçok gündelik olay nesilden nesle aktarılırken mucizeye dönüşür ve birçok yandaşla yapılan ziyafet «5.000 kişilik bir yemeğe» dönüşür.

İsa’nın hastaları iyileştirdiği söylenir. Ancak bugün hekimler, o dönemde «meczup» ya da «felçli» diye geçen birinin gerçekten fiziksel olarak hasta olup olmadığı (ve mucizevî şifacının telkin gücünün bedensel iyileşme süreçlerini harekete geçirip geçirmediği), ortada ruhsal bir hastalık ya da yalnızca psikosomatik şikâyetler olup olmadığı konusunda daha fazla bilgi sahibi değiller.

İsa’nın antikçağdaki hiçbir karşıtı onun mucizelerini inkâr etmemiştir. O kadar önemli sayılırlar ki, sorgulanmadan gelecek nesillere aktarılırlar. Ama İsa için mucizeler asla vaazları kadar önemli değildir. Meseller, öğütler, uyarılar her şeyden önce gelir.

Nasıralı adam bir devrimci gibi davranır. Zenginlere yönelttiği ünlü hakareti -«Devenin iğne deliğinden geçmesi, zenginin Tanrı katına girmesinden daha kolaydır!»- bu yönde açıklamaları içinde tek olarak kalmaz. Zenginliği açıkça küçümseyerek döneminin elit tabakasını, büyük arazi sahiplerini, soyluları, rahipleri kışkırtır: Bu taş onlaradır. Buna karşın İsa, Yahudiliğin kültünü, ritüellerini, arınma emirlerini bu kadar katı yargılamaz.

Read More about Taberiye Gölü kıyısında

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz